Kırgızistan seyahatimin kısa ama en keyifli noktalarından biriydi burası. Tarihte islamiyeti ilk kabul eden devlet olan Karahanlılar'ın topraklarında ilk Türk minaresini ve balbalları görüp havadan çekim yaptık.
uçan adam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
uçan adam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hava buz gibi yağmur yağıyor. Makinamı belki bir hikaye yakalarım diye boynuma astım ıslanmasın diye kundaktaki bebek gibi koynuma sakladım. Titreye titreye yürürken bu 3 çocuğu gördüm yalın ayak yarı çıplak. Gittim yanlarına direk sordum:
-Min eyne entüm ya şebab? (Nerelisiniz gençler?)
İçlerindeki karakız cevapladı:
-Nahnü min Suriye.
-Eyyü garye eyyü belde? (Hangi şehir hangi köydensiniz?)
-Min Halep! (Halep şehrindeniz)
Göbekli olan lafa girdi
-Abi biz Halepliyiz Halep katliamından kaçtık biz.
Az çok öğrenmişler Türkçe'yi. Çoğunun ya anası ya babası ölmüş bölük pörçük kaçıp gelmişler buraya.
-Ya iyi de neden yalınayaksınız neden çıplaksınız ve dahası neden bu kadar neşeli ve eğlencelisiniz? dedim
-Üşümüyoz ki abi biz dedi yine şişman olan. Sürekli koşan sürekli hareket eden birinin ateşi hep yanar dedi.
Çocuğa bak atasözü gibi laf etti. Sohbetimiz böyle uzadı gitti...
İyi o zaman dedim siz tam benliksiniz uçmayı bilir misiniz?
Biz hergün uçuyoz zaten abi...
Hadi bi uçun ozaman dedim.
Hiç olmadı ISINIRSINIZ...
#uçanadamSokaklarda
Posted by uçan adam
Posted on 07:16 | No comments
İŞİNİZ EŞİNİZE ENGEL OLMAMALI (Nail Olpak röportaj çekimlerinden)
Hani yol ortasında giden sığırların olduğu bir fotoğraf vardı paylaşmıştım. Ondan bir kaç dakika önce çektim bu fotoğrafı Kırgızistan Tokmak köyünde. Yol kenarındaki ağaçların hemen ardında iki taraf hep köy evleriyle dolu.
Köyün sığırları akşam oldu mu evlerine dönüyor kendi kendine. Başlarında çoban bile olmasına gerek duymuyorlar. Sadece çocuklar kendi sığırlarını tanımışsa hem eğlence olsun hem iş olsun hesabı alıp evlerine götürmeye çalışıyorlar. Burada biraz zor zaptediyorlar sığırları ama çekik gözlü çocukların o şen kahkahaları bize kadar ulaşıyordu. Toz toprak içinde, sığır pisliği kokusu eşliğinde bir çocukluk geçirmek... Bu zevki yaşamayanların bunu anlayabileceğini sanmıyorum. :)
Köyün sığırları akşam oldu mu evlerine dönüyor kendi kendine. Başlarında çoban bile olmasına gerek duymuyorlar. Sadece çocuklar kendi sığırlarını tanımışsa hem eğlence olsun hem iş olsun hesabı alıp evlerine götürmeye çalışıyorlar. Burada biraz zor zaptediyorlar sığırları ama çekik gözlü çocukların o şen kahkahaları bize kadar ulaşıyordu. Toz toprak içinde, sığır pisliği kokusu eşliğinde bir çocukluk geçirmek... Bu zevki yaşamayanların bunu anlayabileceğini sanmıyorum. :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)