uçanadam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
uçanadam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Posted by uçan adam Posted on 13:52 | No comments

Uçanadam Kegeti Yaylası'nda (2. Bölüm )

Kegeti yaylasından 2. bölüm yayında. Çadırlarda yaşayan bu Kırgız ailesi bizi çok güzel misafir etti. Harika vakitler geçirdik beraberce. Ve harika çekimler yaptık.


...



Posted by uçan adam Posted on 17:23 | No comments

Gece Yarısı Kartal Sevdik (Moğolistan)




Moğolistan'ın başkenti Ulanbatur'da gece saat 3 gibi gezintiye çıktık. Şehrin manzaralı tepelerinden biri olan turistik Zeysen tepesine gittik merdivenleri çıkarken yol üzeri bu kartalla karşılaştık.
Posted by uçan adam Posted on 04:53 | No comments

Kamboçya'lı Çocuklarla Yağmurda Oynadık

-ÇILGIN ÇOCUKLAR-
Sessiz sakin bir akşamın ardından böyle fırtınalı böyle eğlenceli bir sabaha uyanacağımı tahmin edemezdim.  En son böyle yağmurun altında oynadığımda sanırım çocuktum :(
Daha fazla vlog için youtube kanalına abone olmayı unutmayın.


Posted by uçan adam Posted on 16:10 | No comments

GÖKTÜRK ANITLARINI HAVADAN ÇEKTİM





Sanırım Göktürk Anıtları'nı havadan drone ile çeken ilk kişi ben oldum.  İnternette biraz araştırma yaptım daha önce çeken yok. Hem vlog hem de havadan drone çekimi yaptım. Yorumlarınızı merak ediyorum.
Daha fazlası için kanalıma abone olmayı unutmayın.
Posted by uçan adam Posted on 07:16 | No comments

UÇANADAM FAYSAL CAMİİ'NDE



Faysal Camii dünyanın en büyük ve en gözde camilerinden biridir. 5.000 m2'den fazla alana kurulmuş, 74.000 kişi kapasiteli bir cami olup mimari Türk'tür. Camiye girerken daha en dış bahçesinde ayakkabılarımızı çoraplarımızı çıkarıp poşete koyup taşlı mermerli yollarda uzunca yürüdük. Gayet şık malzemenin kullanıldığı bolca ışıklandırılmış görkemli bir camiydi. Son cemaat yeri ve avlusu gerçekten çok genişti. Bence 74 bin kişiden daha fazladır kapasitesi. Cami 1980'lerde yapılmasına rağmen sanki milenyum camisi gibi gayet modern ve teknolojik bir cami. FAKAT...! Arkadaş sizin fotoğrafçılarla ne alıp veremediğiniz var. Caminin içinde fotoğraf çekmek yasakmış. Sadece avlusunda çekilebiliyormuş. He bu arada cep telefonu ve kompak makinalarla çekiliyor fakat (prof) makinayla çekilemiyormuş. Kompak dediğiniz o küçük makinaların öyle modelleri var ki arabanı satsan alamazsın sevgili Pakistan'lı kardeşim. Be heeöy cahil! Neyse..! Öyle işte cami çok güzel gidin görün kendiniz! Sinirlendim yine anlatmıyacam gerisin! smile ifade simgesi
www.mahmutgediz.com
‪#‎Uçanadam‬ ‪#‎Pakistan‬ da ‪#‎Faysalcamii‬ ‪#‎Gezgin‬
Posted by uçan adam Posted on 07:09 | No comments

İNSAN VE HAYAT KAPAK FOTOĞRAFI UÇANADAM'DAN



Orta Asya seyahatşm esnasından çektiğim ''şahlanan at'' fotoğrafı İnsan ve Hayat Dergisi Temmuz sayısı kapak fotoğrafı oldu.



Posted by uçan adam Posted on 07:03 | No comments

UÇANADAM VE TÜRKMEN MÜLTECİLER


Dikkatle bakın bu çocukların kıyafetlerine, ellerine, sokaklarına ve gözlerine. Süs, aksesuar ve gösterişten uzak kefene benzer geleneksel bir kıyafet var üzerlerinde. Çocukların arkasında sağ tarafta çeşitli poşetlerin asılı olduğu yer bu mülteci kampının marketi-bakkalı... Yazın sıcağında buz gibi ice tea içebilecekleri iştahla yalayabilecekleri bir dondurma yok. Ama gözlerine bakın lütfen. Asıl gözleri ne diyor bizlere...! 

‪#‎uçanadam‬ ‪#‎pakistan‬ ‪#‎mülteci‬ 
www.mahmutgediz.com
Posted by uçan adam Posted on 14:10 | No comments

UÇANADAM TRT'DE YAYINDA

18 Temmuz Cumartesi günü Dr. Fahri Solak Bey'in konuğu olarak TRT Avaz'daydım. Programın tamamını youtube sayfamdan izleyebilirsiniz...




Yayın sonrası Fahri Bey Dr. Özgen Keskin’in Türkistan Dünyası isimli kıymetli çalışmasını bize hediye etti. Kendisine çok teşekkür ederim.
10501998_916189398439104_7089652505870173808_n

Posted by uçan adam Posted on 07:12 | No comments

KUZULARI ÇOK SEVEN ADAM


Kuzuları çok seviyordu adam... Hastalandıklarında bile burnunun pisliğini gözünün çapağını eliyle temizliyor yemini suyunu kendi avucundan yediriyordu. Çok seviyordu kuzuları ve hep severken ''oğlum'' diye çağırıyordu. Her bir kuzunun farklı farklı ismi vardı mesela. Çakır, çapar, benekli, akoğlan... Ama hepsini ''oğlum'' diye çağırıyor oğlum diye seviyordu adam. Seher vakti evden çıkıp akşam gün batmalı olduğunda eve yorgun perişan dönerdi. İşte o yorgunluğuna rağmen hemen gider ahırın kapısını açar kuzularını avluya salardı. Kuzuların avluda neşe içinde zıplayışları o günün bütün yorgunluğunu alırdı adamın. Bazen severken o kadar hırçınlaşırdı ki kuzuyu yere yatırır onunla beraber boğuşurdu.
Uzun süre anlayamamıştım kuzuları neden bu kadar sevdiğini. Hatta bazen kıskanıyordum. Her telefonda görüştüğümüzde mevzu dönüp dolaşıp kuzulara geliyordu bir şekilde;
-Dün çapar tosmayı öğrendi.
-Bugün akoğlan ahırın teknesini kırdı...
Öyle neşeyle öyle keyifle anlatıyordu ki... Çok seviyordu bu adam kuzuları. Sanki kendi canında bir parçaymış gibi anlatıyordu adam kuzuları.
Yine bir tatil zamanı gittim yanına güneşten kararmış ellerini öpmek için uzandım eğildim. Kesif bir şekilde kuzu ve ahır kokuyordu elleri. Ciğerime çekerek öptüm alnıma koydum elini. Sarıldım sıkıca...
Gülümseyerek;
-Her tarafına sinmiş yine kuzuların kokusu dedim.
Hafifçe boynunu büküp o da gülümsedi;
-Napayım ''OĞLUM'' sen yokken onlarla idare ediyoruz işte.
‪#‎Uçanadam‬ ‪#‎Herfotoğrafınbirhikayesiolmalı‬
Posted by uçan adam Posted on 15:38 | No comments

UÇANADAM HARİPUR MÜLTECİ KAMPINDA

Pakistan'da dağların tepelerin ardında Çin ve Rus zulmünden kaçan Türkmenlerin bulunduğu mülteci kampına gittim. Yaklaşık 150 bin mültesinin yaşadığı kamptaki Türkmen kardeşlerimizi ziyaret ettim. Benim için çok güzel bir deneyimdi. Daha fazlası için websitemi ziyaret edebilirsiniz...
www.mahmutgediz.com

Posted by uçan adam Posted on 13:15 | No comments

TÜRKMEN KAMPINDAKİ BAKKAL

Haripur Türkmen kampının hemen girişinde arabamızı bıraktık. Bırakmak zorunda kaldık çünkü gidecek yol yok. Mülteci köyünün iç kısmında yollar ancak yaya yürünebilecek düzeyde idi. Tezek tarlası gibi yollar diz boyu çamur birikintileri daracık şekilsiz sokaklar, kerpiç evler... Uzun bir süre kerpiç evlerden ve çamurlu yollardan başka birşey görmeyince acaba buradaki insanlar ne yer ne içer nereden alışveriş yapar diye düşünmeye başladım. Ta ki ufak bir kalabalığın bir kapı önünde ellerinde renkli bişeylerle beklediğini görünceye kadar. Burası Türkmenlerin bütün alışverişlerini yaptığı ''market'' idi. 1940'lı yılların Türkiyesine ait gördüğüm eski fotoğrafları anımsattı bana ve gülümsetti. Bakkalın sahibi kara yağız orta yaşlı bir amca ufak çocuklara şakalar yapıyor onları güldürüyor bir yandan da istedikleri şeyleri veriyordu. Türkmen mültecileri gülümseten bu bakkalın oğlu olsa gerek bakkalın önünde oturmuş miskin miskin sağı solu süzüyor bir delikanlı. Elimdeki kamerayı gören Türkmen kızı ise alelacele toparlanıp hızlıca kaçıyor oradan yüzünü gizlemeye çalışarak.
...
#Uçanadam #Pakistan'da
Posted by uçan adam Posted on 05:30 | No comments

MÜLTECİ KAMPINDAKİ REİSİN ODASI

Haripur Türkmen Mülteci kampındayız. Burası 150 bin kişinin yaşadığı köydeki muhtarın tek göz odası. Soldan sağa seyahatim boyunca bana rehberlik eden iki kardeşim Oğuzhan (Oltan) Hüseyin, ortadaki muhtar, muhtarın solunaki ben (uçanadam) ve en sağdaki Kızılay Bölge müdürü Sadullah Devletgeldi Bey. Köydeki tek elektriğin olduğu ve haliyle tek klimanın olduğu yer burası. Klima deyip geçmeyin Pakistan'ın o müthiş sıcağında klima çok lüks bir şeydir. Bu odaya girerken kendimi eski Türk hanlarının çadırlarına girer gibi hissettim. Ana kapıdan girerken 2 tane buğday tenli sert bakışlı yapız delikanlı gözleriyle üstlerimizi aradılar önce. Sonra biri içeri haber verdi. Usulca kapıyı aralayıp bizi içeri buyur ettiler. İçeride muhtarla beraber 3 tane daha aksakallı vardı. Selamlaştıktan sonra oturmamızı söylediler. Ancak o iki genç türkmen kapıda ayakta dimdik duruyorlardı. Muhtar onlara işaret verip oturmalarını söyleyene kadar ayakta öylece dikildiler. Yaklaşık 1 saatlik sohbetimiz boyunca Türkmen reisinin gözünün içine bakıp en ufak bir isteğinde ok gibi yerlerinden fırlıyorlardı. Burada kadın olsun erkek olsun ata-dede-büyük demek saygının ulaşabilieceği en yüksek mevkilerden biri demektir.  Şu anki TC devlet makamına girsem bu kadar gergin hissetmezdim açıkçası. Bu gerginlik korku değil saygı ve dikkatten kaynaklanıyordu. Zira adet ve örfünü hiç bilmediğim bir mülteci kampında hata yapmak ulaşacağım bir çok bilgi ve fotoğraftan mahrum edebilirdi beni. Reis'in yanına oturma şerefine nail olduğum için olsa gerek fotoğrafta da görüleceği üzere biraz şebekçe sırıtmışım. :)
Kampın reisi bize çok şey anlattı yaklaşık 30 dakikalık bir video bile çektik. Aynı kamptaki Türkmenlerden Türkiye'ye göçen binlerce akrabalarından bahsetti ve çokça selam gönderdi.
Reisle neler konuştuğumuzdan daha sonraki paylaşımlarımda bahsetmek istiyorum.
-Bu fotoğrafta hemen arkamızda gördüğünüz tablodan bahsetmek istiyorum. Tabloda Silsile-i Saadattın haritası var. Yıldızlarla belirtilen isimler zikri hafi yolcuları Ebu Bekrin Sıddıyk, Selman*ı Farisi diye günümüze kadar geliyor. Tablonun alt kısmında ise kampın reisinin şeceresi var.Reisin şeceresi ayrıntıları ile İmam-ı Azam Ebu Hanife (R.A) kadar gidiyor. Ehl-i Beyte muazzam derecede saygı duyuyorlar.
Devamı haftaya... :)
#UçanadamPakistanda
www.mahmutgediz.blogspot.com

Posted by uçan adam Posted on 12:41 | No comments

-PAKİSTAN'DA GÖRDÜĞÜM ÇOCUK İŞÇİLER-


Orada gördüklerim bizdeki gibi merdiven altında kaçak işletmelerde çalışan çocuk işçiler gibi değil. Her yerde her işte her zorlukta. Şehrin en kalabalık caddesinde çektim bu fotoğrafı. Elinde tahtadan bir kasa içinde samanlar ve samanların içinde mango meyvesi olsa gerek. Ayakları çıplak çamurlu ve narin... Uzaktan elimdeki makinayı görünce rahatsız olduklarını farkedince ben de sanki onlarla ilgilenmiyormuşum gibi başka taraflara doğru bakmaya başladım. Fakat bir yandan da vizöre bakmadan rastgele fotoğraf çekmeye başladım. Bu ikisi kardeş olsa gerek. Erkek biraz arkadan yürüyordu. Benim yabancı olduğumu ve öndeki küçük kızla ilgilenmeye başladığımı görünce hızını artırarak kardeşinin yanına geldi. Elini sırtına koydu. Sanki ona destek veriyormuş gibi hareket ediyordu ancak bana öyle sert bakıyordu ki...! Tam önlerinde duruyordum fakat başımı tamamen sola çevirmiş vaziyette uzaklarda birşeyle ilgileniyormuş gibi yapıyordum. Önlerinden çekilmediğim için küçük kız çıplak adımlarını yavaşlatıp sola doğru seğirtmeye başladı. Abisi de onu takiben hemen yanıbaşında... Fotoğraf makinası belimin hizasında sağ elimde duruyor ve durmadan deklanşöre basıyorum fakat onlar farkında değiller dikkatle yüzüme bakıyorlar. Yanımdan geçip giderken abisi olacak kişi fotoğraf makinasının sesini duymuş olacakki küçük kızın ensesine bi şaplak atıp kızgın kızgın bişeyler söyledi. Arkalarından öylece bakakaldım.
#ucanadamPakistanda
Posted by uçan adam Posted on 11:31 | No comments

GÜLEN GÖZLER


Etiyopya bir dönem komunizm ile yönetilmiş. O dönemin etkileri günümüzde hala devam ediyor. İsmini hatırlayamadığım bu adam gözlerinin istihbaratçılar tarafından işkence esnasında çıkarıldığını söyledi. 20'li yaşlarında iken başına gelmiş olay. Sebebini ne yaptığını tam anlayamadım. Gülerek anlatıyordu. Bana şöyle işkence ettiler böyle zulmettiler diye. Şaşırdım afalladım. Bu dünyada en değerli iki varlığını gözlerini kaybetmişsin. Ama bunu gülümseyerek anlatabiliyorsun. Elbette bu işkenceleri yaşarken müthiş acılar çekmişsindir. Fakat şu an içinde bulunduğumuz zaman da hepsine birer sünger çekebilmişsin. Ne adamsın be Afrikalı.
Onu diyorum işte...
Siz...
Eften püften sebeplere ağlayıp arabesk şarkılar okuyanlar.
Siz...
Sevgilim bugün aramadı diye trip atanlar.
Size diyorum...
İstediği telefonu alamamış insan evlatları.
Naber, nabıyonuz iyi mi orada havalar...!!!

#ucanadamAfrika'da
Posted by uçan adam Posted on 13:58 | No comments

UĞUR BÖCEĞİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ (KIRGIZİSTAN)

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Altınyuva Kız yetimhanesini ziyaret ettim. Orada bulunan öksüz yetim kız çocuklarıyla bir gün kadar vakit geçirdim. Çok keyifli ve hüzünlü dakikalar geçirdim. Hatıra kalması adına bir söyleşi videosu çekmek istedim ve ortaya böyle bir şey çıktı.



Posted by uçan adam Posted on 05:54 | 1 comment

ASLAN BAB TÜRBESİ VE DEVE SÜTÜ

DEVE SÜTÜ GÜZELDİR. :)
Uzun bir bozkır yolculuğundan sonra tam gün batımında vardık buraya. Burası Kazakistan'da mevcut Aslan Bab Türbesi... Etrafında deve sürülerinin dolaştığı farklı renk ve seslerde bozkır kuşlarının ötüştüğü tarihi bir abide burası. Uçsuz bucaksız bozkırın tam ortasında etrafında ne bir köy ne bir kasaba mevcut değil.
Posted by Unknown Posted on 02:08 | No comments

UÇAN ADAM ORTA ASYA'DA



Hem  Kazakistan’da hem Kırgızistan’da gördüğüm insanlar fizikî   olarak gayet atletik ve zayıf görünümlüler. Zayıf görünümlü dediğime bakmayın, o zayıflıklarına rağmen çok sıkı insanlar. Genel olarak sert bir mizaca sahipler. Ancak bunun yanında müsafirperverlikleri ve çabuk arkadaş olabilmeleri ayrı hususiyetlerinden.
Posted by Unknown Posted on 01:43 | No comments

HOCA AHMET YESEVİ'DE UÇMAK

Bugün Kazakistan'ın Türkistan bölgesinde bulunan Hoca Ahmet Yesevi hz.lerini ziyaret ettik. Eğer bugün müslüman-Türk-Selçuklu-Eyyübi-Osmanlı-Türkiye vs. ne varsa hep bu ataların sayesindedir. Buradaki uçsuz bucaksız bozkırların ortasında bir yandan Cengiz hanın-moğolların istila seslerini duyabilir bir yandan nakşi dervişlerinin ''HUU'' seslerini işitebilirsiniz. Bu topraklarla azda olsa gönül bağı olduğunu hisseden herkesin mutlaka bu toprakları ziyaret etmesini tavsiye ederim. 
-Böyle bir mekanda uçmanın uygun olmayacagını düşünebilirsiniz. Ancak benim için uçmak demek sadece zıplamaktan ibaret değil. #Uçanadamolmak geçmişe bakıp geleceğe yön vermek, çok daha iyi ve güzel şeyler yapabilmek adına bir enerji ve sinerji sembolüdür. Bu halisane niyetimden ataların da haberdar oldugu kanaatindeyim. Saygılar... 
  ©   Sağ Tıklama Engeli