istanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
istanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Posted by uçan adam Posted on 13:10 | No comments

KIZ GİBİ DURAMAMAK!



Onun yaşlarındaki bir genç kızın duruşu şekli tavrı sizce böyle mi olmalıydı fotoğraf çekerken? Böyle erkeksi böyle sert meydan okuyan tavırlar mı olmalıydı? Yo yo eleştirmek için söylemiyorum bunları tabiki! Fotoğraf okuma deyin adına beden dili analizi deyin ne derseniz! Ortadaki kız çocuğunun yaşlarında normal! bir kız çocuğu fotoğraf çekilirken normalde! alabildiğine şirin ve kadınsı! görünmeye çalışırdı. Kadın yaratılışının bir gereği olarak naif, zarif, alımlı duruş sergiler. Eminönü'de karşılaştığım bu kız neden böyle değil peki! Aslında soruları sorarken bir yandan cevaplar da kendiliğinden geliyor değil mi. Horoz gibi açılmış dirseklerde İstanbul'un sokaklarında erkeklerle iç içe bir yaşam sürdürmek zorunda kalmışlık var. Ok misali sivrilen kaşlardan birinin yukarı kalkışında kem gözlere bir siper duruyor adeta. Bu hanım kızımızın normal bir kız çocuğu gibi çocukluğunu yaşayamamasının en büyük sebebi belki de er-kekimsilerdir.
Ve sonra bir anda bu hikayenin sonunu düşünün. Bu genç kızın büyüdüğünü ve 35'li yaşlarında çiçek satıcısı bir kadın, bir esnaf, bir anne olduğunu düşünün. Ömrü boyunca yaşadığı baskılar ve travmalar sonucu kaba, sert, nezaketten uzak bir insan olarak yaşamını sürdürecek. Şimdi Kadıköy'de otobüste sokakta karşılaştığınız o huysuz kaba kadınlara bir de bu gözle bakın. O çingene kadınlarına baktığınızda sokaklarda solan genç kızlık hayallerini görün. Hiç hissedilememiş kadınsı duygularını farkedin. Görünenin ardındakini görmeyi deneyin. Sevgi ve muhabbetle kalın.
‪#‎Uçanadam‬
www.mahmutgediz.com
Posted by uçan adam Posted on 13:08 | No comments

SUDAKİ BALIK




Her gün bu köprüden geçiyordu adam. Her sabah gün doğumunda ve her akşam gün batımında... Binlerce insanın yüzlerce aracın arasında tıkılıp kalmış ve mekanikleşmişti. Göz kapaklarının üzerinde karabasan ağırlığında bir sıklet vardı. Öyle ki her gün geçtiği köprüden bir kez olsun gün batımına bakmamıştı bakamamıştı. Ne zaman niyetlense bakmaya ya şöför frene basıyor ya da karabasan indiriveriyordu göz kapaklarını. Bütün hayatı sabah 9 akşam 5 mengenesine sıkışmış kalmış kalbi yorulmuş ve ruhu kurumuştu adamın.
Tek bir gayesi vardı her gün eve gidip nefes almak. Nefes almak eve varmaktan ibaretti onun için. Bir kaçış ya da içe kapanıştı. Sonra bir gün bu fotoğrafı gördü adam. Her gün adeta içinden geçtiği demli çay misali bu manzarayı gördü. Balık gibi hissetmişti kendini. Her gün bütün cömertliğiyle önüne sunulan manzaraya tenezzül bile etmediğini farketti. Hafiften boğaz düğümlendi yutkundu. Adem elması yavaşça yukarı çıktı ve tekrar indi. Yarın dedi adam... Yarın kıracağım boynumu ve basacağım karabasanların tepesine tepesine ve bir kez olsun yudumlayacağım çay kokulu İSTANBUL'u
‪#‎Uçanadam‬ ‪#‎İstanbul‬ ‪#‎HerFotoğrafınBirHikayesiOlmalı‬
www.mahmutgediz.com
  ©   Sağ Tıklama Engeli